Page 233 - ATA YAYINCILIK 8. Sinif Paragraf Soru Dunyasi
P. 233
3 PARAGRAF Metin Türleri
Test
7. Montaigne “Denemeler” adlı kitabının ön sözünde “Bu kitapta size asla bir şey kanıtlama iddiam yoktur. Elimden gel-
diğince size beni (düşüncelerimi) anlattım. Bana hak vermenizi ya da yargılamanızı istemiyorum." der.
Bu açıklamaya göre aşağıdakilerden hangisi bir denemeden alınmış olamaz?
A) Türkü -adı üstünde- millet malı, halkımızın tadı tuzu içinde; dili dilimiz, derdi derdimiz. Türkçe olduğu kadar insan-
ca, halktan olduğu kadar haktan yana. Yani şiirin türküden kız alıp vermesi, Karacaoğlan'a bacanak olması bundan
ötürü işte; habercisi, dert ve sevinç ortağı olmak istediği insan, türkülerde. Ama köylü nasıl kalkındıkça eski köylü
olmaktan çıkacaksa türkü de artık eski türkü olmayacak, yeni düşünce ve olanakların elinde umulmadık biçimlere
girecek.
B) Övülmek her kişi için, hele tuttuğu işi kendine gerçekten dert edinmiş her kişi için gerekli azıktır. Özenerek ortaya
koyduğumuz şey beğenilsin, benzerlerimi ilgilendirsin isteriz. Pazara götürdüğü mala alıcı bulamayan adamın içi
ne oluverir, bir düşünün! Bu dünya pazarında hepimiz bir malın satıcısıyız; alıcı çıkmadı mı, şöyle kurularak "Anla-
mazlar ki!" deriz ya, bakmayın, gene boynumuz bükülmüştür, gene öz güvenimize bir kurt düşmüştür.
PARAGRAF
C) Yapay zekânın insanoğlunun en büyük felaketi olabileceğini belirten Stephen Hawking, düzgün yönetilmedikleri
takdirde düşünen makinelerin medeniyetimizin sonunu getirebileceğini belirtti. Yapay zekâ konusunda yaşanan
Test
kontrolsüz gelişmelerin karşısında olduğunu belirten Hawking, bu düşünen makinelerin fakirliği ve hastalığı orta-
dan kaldırmak gibi çığır açıcı yeniliklerin yanı sıra güçlü otonom silahların üretilmesi suretiyle milyonlarca insana
diz çöktürebileceğini kaydetti.
D) Nasıl bülbülün fena tüyleri, tavus kuşunun çirkin ayakları, kızıl gülün dikenleri varsa her sanat eserinin bir kusuru
olduğunu da biz biliyoruz. Bundan dolayıdır ki sanatla uğraşanlar ne alkış ne takdir istiyorlar. Sadece görmemiş ve
bilmemiş birtakım adamların bilir ve anlar görünmesini istemiyorlar. Halkla sanatkâr arasında tüccar, tellal vazife-
sini gören bazı çokbilmişlerin ortadan kalkmasını istiyor, bir kelime ile gül bahçesine lahana tarlası zannedip giren-
leri kösteklemek diliyorlar.
8.
Bir ilkbahar günüydü. Bu kapının dışındaki koridorda süzgün çehreli, mahcup ve korkak bir çocuk
1 dolaşıyordu. Geniş pencerelerden ılık bir bahar güneşi süzülüyordu. Tatlı bir esinti içeriye çiçek
kokuları taşıyordu. (Hikâye)
Burada gün batımı muhteşemdir. Ay, beyaz gerdanlığını takar boynuna. Gece çok sakin olur ve
2 buna yıldızlarla yarasalar eşlik eder. Bir böcek öter otların arasından, kurbağalar şarkı mırıldanır
göletlerde. (Fabl)
Geceye fısıldardık derdimizi. Gündüzleri fırsat bulamazdık, sıkıntılarımız da öyle birkaç saate sı-
3 ğacak gibi değildi. O anlatırdı, ben dinlerdim; ben anlatırdım, o beni teselli ederdi. Esasında bu
dertleşmelerden bir çözüm de çıkmazdı, sadece anlattığımız için hafiflediğimizi hissederdik. (Anı)
Kışın ortasında Sivas’a yaptığımız yolculukta gördüğümüz, hep çile. Halk, kar esareti ve şiddetli
4 soğuklarla didişme hâlinde. Sorularımız “Hayat akıp gidiyor.” benzeri yanıtlarla son buluyor. (Ge-
zi yazısı)
Bu metinlerden hangisi yay ayraç içinde verilen türde yazılmamıştır?
A) 1 B) 2 C) 3 D) 4
233 8. SINIF