Page 16 - ATA YAYINCILIK 3. Sınıf Çıtır Çıtır Türkçe Çalışma Kitabım
P. 16

Okuma - Anlama                                        Ad Soyad : ........................................................
                                                NARLI KÖY

             Bulut ve Berk sisli patikada tam dört saattir yürüyorlardı. Hava kararmaya başla-
          mış ve adım atacak hâlleri kalmamıştı. İkisi de nereye gittiklerini bilmiyordu.
          Dikkatsizliklerinin sonucunda  ıssız ormanda kaybolmuşlardı. Tek dü-

          şünceleri  tehlikelerle dolu ormanda geceyi nerede geçirecek-
          leri olmuştu. Bu düşüncelerle sisin içinde yürürken bir anda
          minareye benzer bir şey gördüler ve hızla  o yöne doğru
          ilerlediler.  Birbirlerine, kurtulduk, dercesine sımsıkı sarıldı-
          lar. Küçük bir orman köyüne ulaşmışlardı. Köyün içinde

          ilerlemeye başladılar. Fakat bu köy sanki terk edilmiş
          gibiydi. En azından geceyi burada geçirebiliriz diye
          düşündüler. Tam o sırada sislerin ardından onlara

          doğru ilerleyen birini gördüler. Oldukça yaşlı bir
          adamdı. Sırtında ormandan topladığı ağaçlar-
          dan yaptığı bir deste vardı. Yaşlı adam da on-
          ları görünce şaşkınlığını gizleyemedi.

             Bulut, siste kaybolduklarını ve saatlerdir
          ormanda yürüdüklerini anlattı. Yaşlı ada-
          mı takip ederek iki katlı, ahşaptan yapılmış,

          eski ama bir o kadar da şirin bir eve geldiler.
          Merakla duvarda asılı olan tabloyu andıran
          halıya  bakıyorlardı ki yaşlı adam üstünden
          buğusu çıkan iki kâse ile geldi. Onlara sıcak

          bir çorba ikram etti. Berk köyün adını merak ediyordu. Yaşlı adamın “Narlı Köy'' cevabı
          onu oldukça şaşırtmıştı. “Neden Narlı Köy?” diye sorduğunda yaşlı adamın gözleri doldu.
          Kısa bir sessizlikten sonra anlatmaya başladı. “Köyümüzün alt kısmındaki bahçelerde
          nar ağaçları vardı. Köyde yaşayan her aile geçimini nar yetiştirip satarak sağlardı. Fakat

          günden güne nar yetiştirenler oldukça azaldı. Hemen hemen hepsi büyük şehirlere göç
          etti. Sonunda bir tek ben kaldım köyde yaşayan. Benim de kimsem yok. Belki benim
          de şehirde oğlum, kızım olsa bırakıp giderdim buraları. Belki de gidemezdim.” dedi ve
          yanağından yalnızlığının resmi gibi bir damla yaş aktı. Tam o sırada telefon çaldı. Ara-

          yan karakol komutanı Osman Astsubay'dı. Kaybolanları soruyordu Bekir amcaya. Bekir
          amca, Bulut ve Berk'in yanında olduğunu, merak edilecek bir durumun olmadığını anlattı
          komutana. Telefonu kapatıp “Komutan birkaç saate araba yollayacak, eve dönebilirsiniz.
          Gitmeden bir çay içelim.'' dedi. Sobanın üstündeki çaydanlığa su doldurmaya başladı...


                                                                                       Hüseyin ÖZBEN




                                                        15
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21